Barbie filminin, toplumsal cinsiyet rolleri ve erkek kırılganlığına dair önemli mesajlar verdiğini vurguluyor. Film, erkeklerin duygusal kırılganlıklarını kabul etmenin ve empati kurmanın önemini vurgulayarak ataerkilliği eleştiriyor. Birçok erkek karakteri, toplumun erkeklerden beklentileri ve kendilerini ifade etme şekilleri hakkında düşünmeye teşvik ediyor.

Hayatımızda birçok farklı tipte erkek vardır. Bazıları, narsist yapısı, kontrolcü tavırları veya manipülatif davranışlarıyla toksik olabilir. Narsistler, büyüleyici görünüşleriyle karşısındakini kolayca etkileyip kontrol altına alabilirler. Kontrol manyakları ise, yavaş yavaş ilişkinin tüm yönlerini ele geçirmeye çalışır ve karşısındakinin kendi hayatında her şeye onların karar vermesine izin vermesini bekler. Manipülatif erkekler ise, masum önerilerle karşılarındaki insanları yönlendirir ve onları değersiz hissetmelerini sağlar.

Ayrıca, anti-kahraman, asla büyümeyen, yalancı, kıskanç, sorumsuz, kararsız ve dijital çağın ego-manyetikleri gibi karakterler de vardır. “Uyuyan adamlar”, sorumluluk almaktan kaçınan ve bir ilişki içinde parazit gibi davranan erkekleri tanımlar. Asla büyümeyenler, ergenlikten çıkamayan, sorumluluk almaktan kaçınan ve sürekli olarak ilgi ve bakım isteyen erkekleri simgeler. Kararsız olanlar ise, ne istediklerini bilemezler ve sürekli olarak geçmişte takılı kalabilirler. Dijital çağın ego-manyetikleri ise, sosyal medyada sürekli gösteriş yapıp, karşısındaki insanı kontrol altında tutmak ve kendi egolarını beslemek için her fırsatı değerlendirirler.

Doğru bir ilişki için, karşı taraftaki erkeğin sağlıklı ve olgun bir şekilde empati kurabilen, iletişim kurabilen, sorumluluk duygusu olan ve karşısındakini değer veren biri olması önemlidir. Kısacası, sadece görünüş değil, aynı zamanda içsel nitelikler de ilişkinin kalitesini belirler.