İstanbul Modern, Ömer Uluç’un 50 yılı aşkın sanatsal yolculuğunu sergiliyor. Sergi, sanatçının 1960’lardan 2010’daki vefatına kadar olan dönemini kapsayan 300’den fazla eseriyle sanatseverlerle buluşuyor. Desenlerden akrilik resimlere, kolajlardan heykellere, kauçuk, keçe, alüminyum, PVC ve polyester gibi sıra dışı malzemelerden yapılan eserler sergide yer alıyor. Ömer Uluç, özgün sanat dili, malzeme çeşitliliği ve teknikleriyle güncelliğini koruyan ve risk almaktan çekinmeyen bir sanatçıydı. Hız ve hareket, onun çalışmalarının temel öğeleri. ‘O’ formundaki sarmallar ve hızlı fırça darbeleriyle oluşturduğu imgeler, tuvallerden üç boyutlu heykellere, halat ve plastik borulardan oluşan kurulumlara dönüşüyor. 2000’lerin başında da dijital ortamda eserlerini manipüle ederek yeni kolajlar ve baskılar üretmiş.

Sergi küratörleri Öykü Özsoy Sağnak ve Nilay Dursun, sanatçının farklı dönemlerinden eserleri bir araya getirerek izleyicilere görsel ve düşünsel bir derinlik sunuyor. Ömer Uluç, edebiyat, müzik ve sinema gibi farklı alanlardan beslenen bir sanatçıydı. Dünyanın çeşitli kültürlerinden ilham alan eserleri, onun entelektüel birikimini ve araştırmacı ruhunu ortaya koyuyor. Deniz ve deniz araçlarına duyduğu hayranlık eserlerinde açıkça görülüyor. Genetik ve araştırmacı yönü de son dönem desenleri ve dijital kompozisyonlarında belirgin. Artaş Holding sponsorluğunda, sergi 12 Aralık’a kadar İstanbul Modern’de ziyaret edilebilir.

Sanat eleştirmeni Ayşegül Sönmez, sergiyi “devlerin buluşması” olarak niteliyor. Ömer Uluç’u hem sanatçı hem de yakın dost olarak tanımlayan yazar, serginin sadece bir buluşma değil, çağdaş mimar Renzo Piano (İstanbul Modern’in mimarı) ile Ömer Uluç’un benzersiz bir karşılaşması olduğunu vurguluyor. İstanbullu bir sanatçı ile Cenovalı bir mimarın, (İstanbul Modern’in mimarı) bir limanda buluşmaları, tarihsel ve kültürel etkileşimlerini yansıtıyor. Ömer Uluç, köklere inanmaz, kendini yaratma özgürlüğüne ve reddetmeye inanırdı. Farklı kültürlerden gelen etkileşimlere açık ve yer değiştirme ve sentezlemeyi benimserdi. Denizaltı temalarına yakınlığıyla bilinen Uluç, soyut ve somut imgelerle sanatseverleri buluşturuyor. Sergi, yeni neslin Uluç’tan neler alacağı ve ona neler vereceği, ve onun hız, renk ve rüya dolu kişisel anlatımından nasıl besleneceği merak konusu.