Öz güven eksikliği, bireyin kendisine yönelik olumlu duygu, düşünce ve inançlarının yetersiz olması durumudur ve bu durum, insan ilişkilerinin temel dinamiklerini derinden etkileyebilir. Sağlıklı bir ilişki, karşılıklı güven, saygı ve açıklık üzerine kurulur. Ancak öz güven eksikliği yaşayan bireyler, bu temel taşları sarsacak çeşitli davranış kalıpları sergileyebilirler.

Öncelikle, düşük öz güven, kişinin kendi değerini yeterince algılayamamasına yol açar. Bu değersizlik hissi, partnerin sevgisine ve bağlılığına sürekli şüpheyle yaklaşmaya neden olabilir. Birey, “Neden benimle birlikte?”, “Benden daha iyisini bulabilir” gibi düşüncelerle boğuşabilir. Bu durum, ilişkide sürekli bir onay arayışına, aşırı hassasiyete ve partnerin her davranışını kişisel bir eleştiri veya reddedilme işareti olarak yorumlama eğilimine yol açar. Sonuç olarak, yersiz kıskançlık krizleri, güvensizlik ve sürekli bir gerilim hali ilişkiye hakim olabilir.

İkinci olarak, öz güven eksikliği yaşayan bireyler, kendi ihtiyaçlarını ve sınırlarını ifade etmekte zorlanırlar. Reddedilme veya partneri kaybetme korkusu nedeniyle, kendi isteklerinden vazgeçme, her şeye “evet” deme veya çatışmadan kaçınma eğiliminde olabilirler. Bu durum, başlangıçta uyumlu gibi görünse de, zamanla biriken öfkeye, pasif agresif davranışlara ve ilişkinin dengesinin bozulmasına neden olur. Sağlıklı bir ilişkide her iki tarafın da ihtiyaçlarının duyulduğu ve saygı gördüğü bir denge olması gerekirken, öz güven eksikliği bu dengeyi tek taraflı olarak bozar.

Ayrıca, bu durum iletişimde de ciddi sorunlara yol açar. Birey, düşüncelerini veya duygularını açıkça ifade etmekten çekinebilir, yanlış anlaşılmaktan veya yargılanmaktan korkabilir. Bu da önemli konuların konuşulmamasına, sorunların halı altına süpürülmesine ve zamanla partnerler arasında duygusal bir mesafenin oluşmasına sebep olur. Partner, neler olup bittiğini anlamakta zorlanabilir ve bu durum kafa karışıklığına veya hayal kırıklığına yol açabilir.

Sonuç olarak, öz güven eksikliği; değersizlik hissi, sürekli onay ihtiyacı, sınır çizememe, iletişim sorunları ve güvensizlik gibi faktörler aracılığıyla ilişkileri doğrudan etkiler. Bu durum, hem kişinin kendi ilişki deneyimini olumsuz etkiler hem de partner üzerinde baskı yaratarak ilişkinin genel sağlığını ve sürdürülebilirliğini tehlikeye atar. Bu nedenle, sağlıklı ve tatmin edici ilişkiler kurabilmek için bireyin öncelikle kendi içsel değerini fark etmesi ve öz güvenini geliştirmesi kritik bir öneme sahiptir.