Kadınlarda tükenmişlik sendromunun daha yaygın görülmesi, karmaşık ve çok yönlü faktörlerin etkileşimiyle açıklanabilir. Bu durumun altında yatan nedenleri anlamak, hem bireysel düzeyde farkındalığı artırmak hem de toplumsal düzeyde çözüm önerileri geliştirmek açısından kritik öneme sahiptir.
Öncelikle, kadınların yaşam döngüsü boyunca üstlendikleri çoklu roller ve sorumluluklar bu sendromun ortaya çıkışını tetikleyebilir. İş hayatında kariyer yapma, ev işlerini yürütme, çocuk bakımı gibi görevlerin eş zamanlı olarak yerine getirilmesi, kadınlar üzerinde ciddi bir zaman ve enerji baskısı yaratır. Bu durum, sürekli bir stres hali ve tükenme hissiyle sonuçlanabilir. Ayrıca, toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle kadınlardan daha fazla fedakarlık yapmaları ve beklentilere uyum sağlamaları beklenir; bu da kişisel sınırların aşılmasına ve tükenmişliğe zemin hazırlayan bir faktördür.
İkinci olarak, kadınların duygusal zekası ve sosyal ilişkilerdeki rolü, tükenmişlik sendromu riskini artırabilir. Kadınlar, genellikle başkalarının duygularını anlama ve empati kurma konusunda daha yeteneklidirler. Bu durum, özellikle bakım verme odaklı mesleklerde (sağlık, eğitim, sosyal hizmetler gibi) çalışan kadınlar için, tükenmişlik riskini yükseltir. Sürekli olarak başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak ve duygusal yüklerini taşımak, kendi duygusal kaynakların tükenmesine yol açabilir. Aynı zamanda, kadınların sosyal ilişkilerde daha fazla destek arayışı içinde olması, reddedilme veya anlaşılmama gibi durumlarla karşılaştıklarında tükenmişlik hissini artırabilir.
Üçüncü olarak, iş hayatındaki eşitsizlikler ve ayrımcılık da kadınlarda tükenmişlik sendromunun yaygınlaşmasına katkıda bulunur. Cinsiyet ayrımcılığı, mobbing, kariyer gelişiminde engeller gibi faktörler, kadınların motivasyonunu düşürebilir ve iş yaşamından tatmin olmalarını engelleyebilir. Ayrıca, erkek egemen iş ortamlarında kadınların kendilerini kanıtlama ve kabul görme çabaları, ek bir stres kaynağı oluşturarak tükenmişlik riskini artırır.
Sonuç olarak, kadınlarda tükenmişlik sendromunun daha sık görülmesi, çok yönlü ve birbirini etkileyen faktörlerin bir sonucudur. Toplumsal cinsiyet rolleri, çoklu sorumluluklar, duygusal yükler ve iş hayatındaki eşitsizlikler, kadınların tükenme riskini artıran önemli etkenlerdir. Bu faktörlerin farkında olmak ve bireysel ve toplumsal düzeyde çözüm önerileri geliştirmek, kadınların ruh sağlığını korumak ve daha sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlamak için elzemdir.